Balıkesir'in Manyas ilçesinde bulunan Ketenlik Deresi, ahır ve kümes temizliğinden kaynaklanan kimyasallar nedeniyle beyaz bir köpük tabakasıyla kaplandı. Dere, çevrede piknik yapan vatandaşlar için önemli bir mesire alanı olmasına rağmen, kirlilik nedeniyle kullanılamaz hale geldi. Suyun yüzeyini kaplayan yoğun köpük tabakası, dereden geçen suyun görünümünü tamamen değiştirdi. Bu durumun, özellikle çevrede yaşayan vatandaşları derinden etkilediği gözlemlenmiştir. Yetkililerin konuya acil müdahalede bulunması beklenirken, kötü kokunun yayılması da çevrede yaşayanların şikayetlerine neden oluyor. Su kirliliğinin Manyas Gölü'nü de etkilemesinden endişe ediliyor.
Deredeki Yaşam Yok Oluyor
Cumhuriyet Mahallesi muhtarı Mehmet Özbek, yıllardır aynı sorunu yaşadıklarını ve derelerdeki balıkların zehirlenerek öldüğünü belirtti. Hayvanlarını sulayamadıklarından ve bu durumun tarımsal faaliyetlerini de olumsuz etkilediğinden yakındı. Özbek, yetkililere defalarca başvurduğunu ancak bir çözüm bulunamadığını dile getirdi. Yıllardır tekrarlanan bu çevre felaketinin önüne geçilmesi için daha etkili önlemler alınması gerekiyor. Mahalle sakinleri, su kaynaklarının korunması ve gelecek nesillere temiz bir çevre bırakılması için yetkililerden destek bekliyorlar. Sorunun kökeninin Balıkesir merkezindeki ahır ve kümeslerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Temizlik atıklarının dereye akması sonucu oluşan kirlilik, ciddi bir çevre sorunu haline gelmiştir.
Manyas Gölü Tehlikede mi?
Ketenlik Deresi'nin Manyas Gölü'ne dökülmesi, kirliliğin göl ekosistemini de tehdit ediyor. Gölün su kalitesi ve canlı çeşitliliği, bu kirlilik nedeniyle olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle, dereden Manyas Gölü'ne kirli su akışını önlemek için acil önlemler alınması gerekmektedir. Uzun vadeli çözümler için, ahır ve kümes temizliğinde kullanılan kimyasalların çevreye zarar vermeyecek şekilde düzenlenmesi şarttır. Ayrıca, yerel yönetimlerin konuya daha duyarlı davranması ve vatandaşları bilinçlendirme çalışmaları yapması da önemlidir. Bu sorunun çözümü, hem çevre koruma hem de yerel halkın yaşam kalitesi açısından hayati önem taşımaktadır.